MagRex-L, yüksek manyetik alan gücü ve sezgisel kullanıcı arayüzüyle elektromanyetik stimülasyon tedavisinde gelişmiş bir çözüm sunar. 7.5 Tesla’ya kadar ulaşan güçlü manyetik alan kapasitesi sayesinde kas ve sinir uyarımında derinlemesine etki sağlar. 30 temel ve 30 özel program ile farklı hastalık ve ihtiyaçlara özel, kişiselleştirilebilir tedavi protokolleri oluşturulabilir.
Magrex-L, doğal, non-invaziv ve yan etkisiz bir terapi seçeneği sunar. Klinikler için güvenilir bir çözüm olarak hem hasta konforunu hem de tedavi etkinliğini artırır.
Tıbbi cihazlarımızın doğru, güvenilir ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde kullanılabilmesi için en çok merak edilen konuları bu bölümde yanıtladık. Bağlantı yöntemlerinden batarya ömrüne, sertifikalardan teknik destek süreçlerine kadar tüm detaylara kolayca ulaşabilirsiniz.
Android, iOS (Wi-Fi bağlantılı) ve Windows sistemleriyle tam uyumludur.
2800 mAh batarya ile 3 saat aktif kullanım, 48 saat standby süresi sunar.
Evet, cihaz FDA, CE, ISO ve TCA sertifikalarına sahiptir. Klinik kullanım için uygundur.
802.11n Wi-Fi üzerinden 2.4GHz veya 5GHz bağlantı ile görüntüler mobil cihaza aktarılır.
Cihaz JPEG, MP4 ve DICOM formatlarında kayıt alabilir. Görüntüler e-posta veya PACS sistemi üzerinden paylaşılabilir.
Cihaz JPEG, MP4 ve DICOM formatlarında kayıt alabilir. Görüntüler e-posta veya PACS sistemi üzerinden paylaşılabilir.
“MagRex, ileri manyetik alan teknolojisiyle kas, sinir ve beyin sağlığında etkili çözümler sunar. Pelvik sağlık tedavisinden kas rehabilitasyonuna, ağrı yönetiminden odaklı beyin stimülasyonuna kadar geniş bir uygulama alanına sahiptir.
Pelvik taban kaslarını güçlendirerek idrar kaçırma gibi ürolojik problemleri azaltmaya yardımcı olur.
Kas ve sinir uyarımı yoluyla dolaşımı artırır, kronik ve bölgesel ağrıların giderilmesine destek olur.
Çekirdek kasları hedef alarak sırt ağrılarının hafifletilmesini ve postürün iyileştirilmesini destekler.
Yuvarlak bobin tasarımıyla belirli beyin bölgelerine etkili ve güvenli elektromanyetik uyarım sağlar.
Beynin iç yapısına ulaşan manyetik alan tasarımıyla derinlemesine nörolojik terapi sunar.
PEMF teknolojisi, hücresel düzeyde enerji üretimini destekleyerek kas, sinir ve kemik dokularında doğal iyileşmeyi teşvik eder. Aşağıda en çok merak edilen soruları bulabilirsiniz.
1. İndüklenen Elektrik Alan Şiddeti ve Hücresel Uyarım:
PEMF tedavisi, Faraday’ın elektromanyetik indüksiyon prensibine dayanır. 7.5 Tesla gibi yüksek bir manyetik alan, dokular içerisinde daha yüksek şiddette indüklenen elektrik alanlar oluşturur. Bu güçlü alan, hücre zarındaki voltage-dependent iyon kanallarının (özellikle kalsiyum, sodyum ve potasyum kanalları) etkinliğini modüle ederek, hücresel depolarizasyon ve yeniden polarizasyon süreçlerini tetikler. Sonuç olarak, ATP üretimi, metabolik aktivite ve hücresel onarım mekanizmaları (DNA onarımı, protein sentezi, gen ekspresyonu) daha etkin şekilde harekete geçirilir. Düşük Tesla (örneğin 2.5 Tesla) bu biyomodülasyon için yeterli uyarım eşiğini sağlayamayabilir.
2. Derin Doku Penetrasyonu:
Manyetik alanın dokulara nüfuz edebilme kapasitesi, alan şiddeti ile doğru orantılıdır. 7.5 Tesla, optimize edilmiş coil tasarımı ile yaklaşık 10 cm derinliğe kadar etkin indüksiyon sağlayabilir. Bu, kas, kemik ve sinir gibi derin yapıların tedavisinde kritik bir avantaj sunar; çünkü bu dokulara ulaşmak, düşük Tesla seviyelerinde sınırlı kalır. Böylece, sadece yüzeysel semptomatik rahatlamanın ötesinde, altta yatan patofizyolojik süreçlerin modülasyonu mümkün olur.
3. Teknisyenik Avantajlar ve Pulse Parametreleri:
Magrex cihazında kullanılan 7.5 Tesla indüksiyon, yüksek yoğunluklu, kısa darbe (örneğin 300 mikrosaniye pulse genişliği ve 150 Hz’e kadar frekans) uygulamalarına olanak tanır. Bu parametreler, hücresel membran potansiyelinin hassas bir şekilde yeniden düzenlenmesini ve derin dokuların uyarılmasını sağlar. Yüksek Tesla sayesinde, hem yüzeysel hem de derin doku uyarımı optimizasyonu yapılır; bu, tedavi verimliliğini ve klinik sonuçları artırır.
4. Biyomodülatif ve Rejeneratif Etki:
7.5 Tesla’lık yüksek manyetik alan, dokular içindeki mikroakım yoğunluğunu artırır. Bu, hücresel düzeyde piezoelektrik benzeri bir uyarım yaratarak osteoblastik aktiviteyi, sinaptik modülasyonu ve anti-inflamatuar yanıtları güçlendirir. Sonuç olarak, kemik yenilenmesi, doku rejenerasyonu ve ağrı modülasyonu gibi klinik hedeflere ulaşmada daha etkin bir etki mekanizması devreye girer.
5. Güvenlik ve Kontrollü Uygulama:
Her ne kadar yüksek Tesla düzeyleri potansiyel riskler barındırabilse de, Magrex cihazı, gelişmiş pulse şekillendirme teknolojisi ve patentli soğutma (serpentine coil cooling) sistemleri sayesinde, istenmeyen termal etkileri ve yan etkileri minimize edecek şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede, 7.5 Tesla, güvenli ve kontrollü bir ortamda terapötik uyarım sağlarken, klinik uygulamalarda optimum etkinliği mümkün kılar.
Sonuç:
Magrex cihazının 7.5 Tesla kapasitesi, 2.5 Tesla gibi daha düşük güçlerle elde edilemeyecek düzeyde derin doku penetrasyonu, güçlü hücresel uyarım ve daha yüksek biyomodülasyon sağlar. Bu, hem akut hem de kronik durumlarda, özellikle derin kas, kemik ve sinir dokularının tedavisinde; doku rejenerasyonunu, inflamasyonun azaltılmasını ve ağrı yönetimini maksimum düzeyde destekleyerek, klinik başarıyı artırır.
Bu kapsamlı teknik ve biyofiziksel farklar, Magrex cihazının tercih edilmesinde temel etkenler olarak öne çıkmaktadır.
1. Elektrofizyolojik ve Hücresel Uyarım:
• Yüksek İndüksiyon Gücü:
7.5 Tesla, Faraday’ın indüksiyon prensibi doğrultusunda, dokular içerisinde çok daha yüksek şiddette indüklenmiş elektrik alanlar oluşturur. Bu, hücre zarındaki voltage-dependent iyon kanallarını (özellikle kalsiyum, sodyum ve potasyum kanalları) daha etkin biçimde modüle eder. Sonuç olarak, hücresel depolarizasyon, ATP sentezi ve metabolik aktiviteler daha güçlü tetiklenir.
• Derin ve Homojen Uyarım:
Yüksek Tesla değeri, optimize edilmiş coil tasarımı ile yaklaşık 10 cm’ye kadar derin doku penetrasyonu sağlar. Bu, özellikle kronik ağrı, kemik iyileşmesi ve derin kas-sinir rejenerasyonu gibi uygulamalarda, yüzeysel uyarımın ötesinde, temel patofizyolojik süreçlerin modülasyonunda avantaj sunar.
2. Klinik Etkinlik ve Kanıtlar:
• Rejeneratif ve Anti-inflamatuar Etki:
Klinik çalışmalar ve preklinik modeller, 7.5 Tesla PEMF uygulamalarında osteoblast aktivitesinin artması, mikro dolaşımın iyileşmesi ve inflamatuar yanıtların baskılanması gibi biyomodülasyonların, daha düşük Tesla cihazlara göre daha belirgin olduğunu göstermektedir. Bu durum, özellikle kemik kırıkları, osteoporoz ve kronik kas-iskelet sistemleri problemlerinde klinik iyileşme süresini kısaltma potansiyeline işaret eder.
• Uzun Süreli Klinik Sonuçlar:
Mevcut literatürde, yüksek yoğunluklu PEMF uygulamalarının (örneğin 7.5 Tesla) sinirsel ve kas-iskelet sistemi üzerindeki etkileri, sadece semptomatik analjeziden ziyade dokuların rejeneratif kapasitesini artırdığına dair bulgular yer almaktadır. Ancak, bu yüksek Tesla seviyesinin sağladığı klinik avantajların uzun dönemli ve geniş hasta gruplarında daha fazla doğrulanması gerekmektedir.
3. Teknik ve Ekonomik Değerlendirme:
• Teknik Üstünlük:
Yüksek Tesla, daha derin ve etkili hücresel uyarım sağlar; bu, tedavi parametrelerinin hassas bir şekilde ayarlanabilmesi ve istenmeyen yan etkilerin (örneğin, termal yüklenme) gelişmemesi için gelişmiş soğutma ve pulse şekillendirme teknolojileri ile desteklenir. Bu teknik avantajlar, yüksek yoğunluklu alanın klinik etkinliğini artırır.
• Fiyat ve Maliyet Etkinliği:
7.5 Tesla cihazlar, üretim ve teknolojik altyapı açısından daha maliyetli olabilir. Ancak, klinik verimlilik, tedavi süresinin kısalması ve iyileşme oranlarının artması gibi faktörler, uzun vadede maliyet-etkinlik analizi yapıldığında, yüksek Tesla cihazların fiyat farkını haklı çıkarabileceğini göstermektedir.
• Sonuç:
Mevcut tıbbi literatür ve teknik veriler, 7.5 Tesla PEMF cihazlarının 2.5 Tesla’ya kıyasla;
• Hücresel uyarım şiddeti, derin doku penetrasyonu ve biyomodülasyon etkinliği açısından üstün olduğunu;
• Özellikle kronik ve derin doku problemlerinde rejeneratif ve anti-inflamatuar etkilerini güçlendirdiğini;
• Gelişmiş teknolojik özellikleri sayesinde, klinik iyileşme sürelerini kısaltarak tedavi başarısını artırabileceğini göstermektedir.